Başağrısı tüm dünyada kişilerin hekime başvurma sebeplerinden en yaygın olanıdır. Başağrısı nörolojik hastalıkların yanı sıra sistemik hastalıklara da eşlik edebilen bir semptomdur. Başağrısının nedenleri, sıklığı, şiddeti ve yaşamsal sonuçları çok büyük farklılıklar gösterebilir ve başarılı bir tedavinin ilk basamağı doğru ve özgün bir tanıdır.

Baş ağrıları Uluslararası Baş ağrısı Birliğinin(IHS) kriterlerine göre sınıflandırılır:
Birincil başağrıları:
Başağrısını açıklayacak herhangi bir başka organa ve beyne ait hastalık tespit edilemez. Bu grupta migren, gerilim tipi baş ağrıları, küme baş ağrısı gibi baş ağrısı tipleri yer alır.
İkincil başağrıları:
Başka bir organ veya beyne ait bazı hastalıklara bağlı gelişen başağrılarıdır. Başağrısının nedenini belirlemek için hastadan ayrıntılı hastalık hikayesinin alınması, nörolojik muayene, beyin görüntülemesi ve kan ve idrar tahlilleri yapılmalıdır. Bazı durumlarda EEG (elektroensefalografi) ve lomber ponksiyon işlemleri gibi daha ileri tetkiklerin yapılması gerekebilir.
MİGREN
Migren, en sık görülen birincil başağrısı tipidir. Migren, ataklarla seyreden ve ataklar arasında belirti göstermeyen kronik bir başağrısıdır. Baş ağrısı ve eşlik eden belirtiler, migrenli kişinin yaşantısını her zamanki gibi sürdürmesini engeller ve belirgin bir iş görmezliğe yol açar. Migren atakları tedavi edilmez ya da yapılan tedavi etkin olmazsa 4-72 saat sürebilir. Migren tanısı için özel bir laboratuvar testi veya radyolojik inceleme yoktur. Kadınların yaklaşık % 20’sinin, erkeklerin ise % 8’inin migrenli olduğu bilinmektedir.
Migren ağrısı genellikle orta şiddette ya da şiddetlidir ve kişinin normal aktivitelerini engelleyebilir ve yaşam kalitesini bozabilir. Baş ağrısı tekrarlayıcı özelliktedir; Atağın başın tek yanında oluşu (%80 hastada), zonklayıcı, ateş yanar tarzda, matkapla deler gibi ya da nabızla birlikte atan şekilde olması, atak sırasında sıklıkla ışıktan ve sesten rahatsızlık, merdiven çıkma gibi fiziksel eylemlerle ağrıda artış, ağrıya sıklıkla bulantı veya kusmanın eşlik etmesi karakteristik özellikleridir.

Ataklar arasında kişiler tamamen sağlıklıdır. Atakların sıklığı çeşitlilik gösterir; yılda veya haftada birkaç kez olabilir. 3 günden fazla süren ataklar migren statusu olarak adlandırılır.
Yaklaşık migrenlilerin yarısı atağın geleceğini önceden hissedebilir. Atak öncesinde sinirlilik, depresif ruh hali, konsantrasyon güçlüğü ve yorgunluk hissi olabilir. Migren çoğu kez öncesinde hiçbir belirti veya başka şikayet neden olmada ortaya çıkar ve bu tip migren aurasız migren olarak adlandırılır.
Auralı migren ise migrenli hastaların %10–15’ni oluşturur. Aura genellikle 5 ila en fazla 60 dakika sürer ve sıklıkla görme ile ilgili yakınmalara yol açar. Görme alanında bir tarafı görememe, parlak veya yanıp sönen ışıklar, renkli zigzag veya kırık çizgiler görme gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Görsel belirtilerin dışında dilde, yüzde, kolda uyuşma, güçsüzlük, konuşmada bozulma, konuşurken kelimeleri bulamama, baş dönmesi ve aşırı uyku hali şeklinde aura olabilir. Hemen ardından veya 1 saat içinde ağrı ortaya çıkabilir ya da aurayı nadiren başağrısı izlemeyebilir.

Görsel aura (skotom)
Migren tetikleyicileri kişiden kişiye göre değişir. Başlıca migren tetikleyicileri;
– Diyet (açlık, alkol, öğün atlamak veya öğün gecikmesi, yeteri kadar su içmemek, bazı yiyecekler),
– Uyku düzeninde değişiklikler (az veya fazla uyku),
– Hormonal faktörler (adet dönemleri, doğum-kontrol hapları, hormonal tedavi),
– Çevresel faktörler (parlak ışık, keskin koku, hava değişimi),
– Fiziksel faktörler (egzersiz, cinsel ilişki),
– Stres, depresyon, endişe hali,
– Baş-boyun ağrıları,
– Kafa travmasıdır.

Migren atakları çoğunlukla tekrarlayıcıdır, ancak en az 3 aydır her gün veya günaşırı olacak şekilde kronikleşmiş olarak da görülebilir. Bu durumun en büyük nedeni ağrı kesici ilaç aşırı kullanımıdır. Ağrı kesiciler aşırı kullanıldığı sürede yapılan önleyici tedavilerin çoğu kez başarısızlıkla sonuçlanır.
Migrenin diğer nadir görülen tipleri:
Baziler Tip Migren: Konuşma bozukluğu, başdönmesi, kulak çınlaması, çift görme ve dengesizliğin eşlik ettiği migren tipidir.
Konfüzyonel Migren: Bilinç bulanıklığının olduğu migren tipidir.
Oftalmoplejik Migren: Gözü hareket ettiren kasların etkilenmesi sonucu çift görme gelişir.
Hemiplejik Migren:. Geçici tek taraflı felç gelişir.
Abdominal Migren: Yalnızca bulantı- kusma şikayeti olur. Genelde çocuklarda görülür.
Baş Ağrısız Aura: Baş ağrısı olmadan yalnızca aura bulguları mevcuttur.
MİGREN TEDAVİSİ
Migren tedavisinde öncelikle ilaç dışı tedaviler önerilir. Bu amaçla hasta hastalığı hakkında bilgilendirilir. Ağrı atağını tetikleyen faktörleri belirleyip önlem alması istenir. Ayrıca düzenli uyku ve beslenme, egzersiz gibi yaşam şeklinin düzenlenmesi önerilir.
İlaç tedavisi, akut atak ve önleyici tedavi olarak iki alt gruba ayrılır.
Akut atak tedavisi
Migren ataklarını etkili, hızlı ve kalıcı bir şekilde tedavi etmeyi amaçlar. Bu amaçla, hafif şiddetteki atak tedavisinde öncelikle basit ağrı kesiciler önerilir. Eğer hasta fayda görmezse veya atak orta veya şiddetliyse özel migren ilaçları (triptanlara veya ergotamin ve türevlerine) uygulanır.
Bu tedaviyle ağrının süresi ve şiddeti azaltılır ve eşlik eden bulguları ortadan kaldırılır. Bulantı veya kusmanın eşlik ettiği durumlarda bulantı önleyici ilaçlar verilir.
İlaç aşırı kullanım başağrısından kaçınmak için akut atak tedavisinde kullanılan
basit analjeziklerin ayda 15 tabletten fazla, diğer özellikli migren ilaçlarını ise ayda 9-10 tabletten fazla alınmaması gereklidir.
Önleyici tedavi
Atak tedavisine yeterli cevap vermeyen, ayda 3 den fazla sayıda migren atağı geçiren hastalarda önleyici tedavi uygulanır. Ayrıca 48 saatten uzun süren migren atakları, hasta tarafından subjektif olarak dayanılmaz şiddette bulunan migren ağrıları, komplike migren atakları (hemiplejik migren, baziler migren, uzamış auralı migren) ve migrene bağlı işgücü, sosyal yaşamdaki kaybın düzeltilmesi ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi önleyici tedavi gerektirir.
Bu tedaviyle atak sıklığı, şiddeti azaltılır ve süresi kısaltılır. Böylece akut atak tedavileri en aza indirilir. Migren sıklığının yüzde ellinin üstünde azalması tedavinin etkinliğini gösterir.
Önleyici tedavide kullanılan ilaçlar düşük dozlarda başlanarak yavaş yavaş arttırılır ve her gün düzenli kullanımları gereklidir. Etkinliği değerlendirebilmek için iki üç ay beklemek gerekir. Tedavi süresi kullanılan ilacın etkenine ve ilaca alınan yanıta bağlı olarak değişkenlik gösterir.Ancak genel olarak tedavi için süre en az 6 ay olarak kabul edilmektedir.
Önleyici tedavide kullanılan ilaçlar çeşitli gruplardandır; hipertansiyon kontrolü amaçlı ilaçlar epilepsi ilaçları ve depresyon ilaçları bu amaçla kullanılır.
Son yıllarda aylık yapılan cilt altı uygulanan c- GRP monoklonal antikoru ve ayrıca 3-6 ayda bi,r tekrarlanan migren Botox tedavileri ilaçlara dirençli epizodik ve kronik migren tedavilerinde oldukça etkilidir.
Önleyici tedavi altındaki bir hastanın kullandığı ilacın olası yan etkileri konusunda önceden bilgi sahibi olması ve hekim kontrolünde kalması önemlidir.